Sunday, November 10, 2024

FINNAIR HAVAYOLLARI 1980

Pixabay/ReneAdarin

Ekim ayında UC Kalifornia Üniversitesi San Francisco Berkeley kampüsündeki 6 haftalık Business English -İş İngilizcesi kursununu tamamlayıp Helsinki'ye dönünce şehir merkezinde Esplanadi'de Finnair bölge satış ofisinde satış temsilcisi olarak işe başladım. 

HELSINGIN PIIRI -HELSİNKİ SATIŞ OFİSİ

Emeklilik yaşına yaklaşan ve mizahi kimliğiyle tanınan efsane lakaplı müdürümüz Ossi Tuompo her pazartesi ve ayda bir pazarlama ve satış izleme toplantıları yapıyordu. On kişiden oluşan satış temsilcisi ekibimizdeki arkadaşlarımın çoğu bir zamanlar atletizm, basketbol ve tenis dallarında tanınmış Auli Lehtonen, Jukka Näräkkä, Kimmo Kannas gibi kırklı yaşlarda eski Finli sporculardı.

ÇEKOSLAVAKYA MÜDÜRÜ PRAG AIRPORT

Tam yeni işime alışmaya başlamıştım ki efsane müdürümüz Ossi beni odasına çağırdı. Heyecanla gittim ve karşısına oturdum. "Çekoslavakya müdürümüz Danny haftaya tatile çıkıyor. Senin havalimanı deneyimin var. Bir aylığına Prag'a gider misin?" şeklinde sürpriz bir teklif yaptı. Tabii ki maaş haricinde otelim ödenecek ve günlük görev yolluğu alacaktım! Kabul ettim ve bir ay boyunca şirketin Çekoslovakya bölge müdürü olarak görev yaptım.

Prag'a ilk gittiğim gün tatile çıkacak olan bölge müdürü Danny Tauno Pellinen beni Finnair'in oradaki personeli ile tanııştırdı; şirketin oradaki faaliyetlerini, günlük uçuşları, Prag Ruzyne airport havalimanı formaliteleri ve satış ile ilgili konuları anlattı ve ailesiyle Finlandiya'ya tatile gittiler. Danny'nin Çek yardımcısı beni aracıyla şehir ofisine götürüp işler hakkında bilgi verdi, çalışanları tanıttı ve akşam beni kalacağım Inter oteline bıraktı. Finnair'in şehir ofisi otele yürüme mesafesindeydi.

TURNOVER TIME - UÇAĞIN DÖNME SÜRESİ

Finnair'in Helsinki'den gelen uçuşundan iki saat evvel kala rezervasyon, yolcu ve kargo listelerini alıp ofis şefi bayan Vlasta ve ben otobüsle havaalanına gidiyorduk. Uçağın "geri dönüş süresi" 50 dakikaydı. Uçağın kapıya yanaşmasındandan sonra gelen yolcuların, bagajların ve kargonun uçaktan indirilmesi, uçağın ve tuvaletlerin boşaltılması, kaptanın talimatı kadar yakıt ikmali yapılıyordu. Kaptanın uçuş öncesi uçağı dışarıdan ve kokpitten kontrol etmesinden sonra boarding yani Helsinki yolcularının uçağa alınması, bagaj ve kargo yüklenmesi yapılıyordu. 

BOARDING -YOLCULAR UÇAĞA  BİNİYOR

Tüm işlemlerin tamamlanmasından sonra yolcu sayısı, bagaj ve kargo ağırlık balans hesaplarının kaptan tarafından imzalanmasından sonra uçağın kapısının kapatılması 50 dakika içinde yapılmalıydı! Bunu geçen her dakika rötar yani gecikme sayılıyor ve istasyon müdürü olarak benim rapor yazmam gerekiyordu.

Biz terminalde yolcuları uçağa almak için anons yaptırıken uçağın kaptanı uçağın dışını kanatlar, lastikler, motorlar ve sensörleri denetler, gözleri ve elleriyle kontrol ederdi. Boarding başlayabilir talimatını alınca alan personeli yolcuları uçağa alırdı. Havayolunun sorumlu istasyon müdürü sıfatıyla ben tüm işemleri denetleyip, evrakları imzalıyordum. Yolcu binişi, bagaj ve kargo yüklemesi bitince, hostesler yolcu sayımı yapıp uçağın kapısını kapatırlar ve o saat dakikasıyla uçuş harekat kayıtlarına yazılırdı. 

UÇAK TAKSİ YAPIYOR

Pilot hava kontrol kulesine radyo ile "Boarding is completed -Yolcu alımını tamamlanmıştır, kalkışa hazırız" diye bildirince kule pilota önce motorları çalıştırma izni, sonra da hareket edebilirsiniz izni verirdi ve pilot bize el sallayıp uçağı kalkmak üzere pist başına doğru taksi yapardı yani yerde pistin başına doğru 30 km hızla giderdi.

Bu arada yer hizmetleri personeli yolculardan topladıkları bilet kuponlarını, yolcu listelerini, bagaj ve kargo evraklarını bize teslim edince bizim işimiz bitmiş olurdu. Uçağın havaya kalkışını da izledikten sonra elimizdeki uçuşa ait evrakları alıp havalanı otobüsüyle veya Vlasta hanımın eşinin aracıyla şehir ofisine giderdik. Oradaki personel biletlerin ve kargo manifestolarının muhasebe işlemlerini yaparlardı.



Prag eski şehir. Pixabay/MartinKrchnacek


Vltava Nehri'nin kıyısında yer alan ülkenin şirin başkenti Prag'ın gezilecek başlıca turistik yerlerini bir ay içinde gezdim. Çeklerin övündükleri meşhur Brno şehrine gitme imkanım olmadı, ama onun yerine bir günlüğüne 
Tuna nehrinin üzerindeki köprüleriyle tanınan Bratislavayı gittim. 

HAYATIMIN EN KORKULU İNİŞİ

Çek Havayollarının rus yapısı ilkel görünüşlü dört pervaneli Ilyushin-18 tarifeli uçağı Bratislava'ya inişte yoğun sisli havada alçalarak yarım saat tur attı, iki başarısız iniş girişiminden sonra kaptan çek dilinde son bir defa daha deneyip pisti göremezse yakındaki Viyana'ya inmeyi deneyeceğini anons etti. Üçüncü seferde zorla pisti bulup sert bir iniş yapabildi, ama tüm yolcuların korkudan benzi atmıştı!

ÖNCE ALMAN SONRA RUS İŞGALİ

Çekoslavakya Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yenilmesinin ardından 1918'de bugünkü Çek ve Sovakya toprakları üzerinde kuruldu. Alman ordusu ülkeyi 1939'da 2. Dünya savaşı başlamadan işgal etti. Savaştan sonra  müttefik devletler 1945'te ülkeyi Rusya'nın başını çektiği Doğu Blokuna kattılar. 

1968 Ocak ayında iktidara gelen Alexander Dubcek tarihte "Prag Baharı" diye anılan ve ülkeyi liberalleştirme çabaları Sovyet ve Varşova Paktı ordularının tanklarla başkent Prag'a girip ülkeyi işgal etmesiyle sonuçlandı. 

BARIŞCIL KADİFE DEVRİMİ 

Kan akıtmadan yapılan "Kadife Devrim" sonucunda komünist Rus yandaşı yönetim düşürülüp 1990 başında muhalif oyun yazarı Vaclav Havel ülkede 40 yıl sonra ilk kez 1990'da yapılan seçimlerde cumhurbaşkanı oldu. Çekoslavakya, ülkeyi oluşturan Çek ve Slovak halklarının aralarında anlaşması sonucu barışçıl bir şekilde dağılarak 1.1.1993'de Çekya ve Solvakya olarak iki ayrı devlet olarak bölündü.

HAFTASONLARI ALMAN TURİST DOLU

Çek halkını pek kibar ve dost canlısı insanlar olarak tanıdım. Sanki komşuları Macarlara ve Polonyalılara benziyorlar. Gençler iyi ingilizce konuşuyorlar. Hafta sonu batı komşuları Almanya'dan binlerce Alman turist tarihi Prag'ı ziyarete geliyordu. Ancak şehir hafta içinde oldukça sakin ve sessizdi.

Friday, January 20, 2023

DÜNYA FANİ HATIRA BAKİ

Kaynak: Wikipedia

O sole mio -Güneşim benim! Şarkı sözlerini 1898’de İtalya’nın Napoli şehrinde Giovanni (Covani) adında bir genç, yavuklusuna yazmış. Sonra şiir bestelenince tüm dünyada meşhur olmuş!

Dünyanın gelmiş geçmiş en tanınmış nefesine sahip ses sanatçıları “Üç tenorlar” olarak anılan iki İspanyol Jose Carreras, Placido Domingo ve İtalyan Luciano Pavarotti üçlüsüdür.

O şişman Pavarotti amca 2000’lerin başında Amsterdam havalimanı bekleme salonunda geldi karşıma oturdu! Hemen yanına gelip, “Efendim uçağınız kalkana dek yandaki Vip salona geçebilirsiniz!” diyen havayolu personeline “Grazie, no-Teşekkür, gerek yok!” dedi ve yarım saat karşımda oturup Tommiks-Teksas türünden bir kovboy çizgi romanı okudu. Milano uçuşu anons edilince ayağa kalktı, elini bana doğru kaldırıp “Ciao-Çav” diyerek selamladı ve uçağın kapısına gitti…

Luçano Pavarotti birkaç yıl sonra 2007’de pankreas hastalığından öldü. Dünya fani (ölümlü) hatıralar baki (kalıcı)!

Gelmiş geçmiş en büyük tenorlar Carreras, Domingo ve Pavarotti

Copyright©2022 All rights reserved –Tüm hakları saklıdır 

FİNLANDİYA, İSVEÇ 1995 AB ve 2022 NATO

İsveç ve Finlandiya bayrakları

 Son günlerde lise ve üniversiteden farklı görüşlere sahip birkaç okul arkadaşlarım bana yazıyorlar: “Finlandiya ve İsveç, Batının kışkırtmasıyla Nato’ya girmek için başvuru yaparak doğudaki büyük komşularının liderini kızdırıyorlar. Ayrıca bu ülkeler sakıncalı örgütlere destek veriyorlar. Bundan dolayı biz de bu ülkelerin NATO’ya girmelerine engel oluruz işte!”

CAN KORKUSUNU ÇEKEN ANLAR

Rahmetli Yaşarkemalin dediği gibi Rumca politika Arapça siyasete girmeden (bence) buradaki gerçek şu:
2. Dünya savaşından beri tarafsız kalmayı seçen Finlandiya ve İsveç halkları, Ukrayna savaşında işgalcinin sivil halka, kadınlara ve çocuklara yaptığı korkunç vahşeti izleyince (Rusçu-Russever küçük bir azınlık dışında) 6 ayda görüşlerini değiştirdiler ve Mayıs ayında Nato'nun koruma kalkanı altına girme kararı aldılar.

Üç demirci heykeli, Helsinki Copyright©2022 All rights reserved–Tüm hakları saklıdır

Daha geçen yılbaşına kadar Nato'yu akıllarından dahi geçirmeyen Finlandiya halkının %76'sı Nisan ayında Nato'ya evet dedi. İsveçte ise bu oran %60'ın üstünde. Pekiyi neden? Medyada bazı işgalci askerlerin Ukrayna'da sivil halka yaptığı vahşeti görünce “hayatlarını, ailelerini ve herşeylerini yitirme korkusundan!” Bunu ancak can korkusu çeken anlayabilir. Bu bizim "Ateş düştüğü yeri yakar" atasözümüze uyuyor!

FİNLANDİYA VE ISVEÇ'İN GÖÇMENLERİ SEÇME HAKKI YOK

Nüfusunun beşyüzbini yabancı ülke doğumlu olan 5,5M nüfuslu Finlandiya Cumhuriyeti, -sade bir vatandaş olarak bildiğim kadarıyla- sözügeçen örgütleri desteklemiyor, Finlandiya yasaları ve güvenlik güçleri halkın demokratik haklarını kısıtlamıyor, ama terör vs amaçlı örgütlere de izin yok. Ama ara sıra korsan gösteriler yapılıyor ve kolluk kuvvetleri gelene kadar gösteri yapan gruplar bayrak, resim vs açıp çektikleri resimleri dağıtabiliyorlar. Ara sıra örgüt sempatizanı Finlandiyalı vekil de çıkabiliyor.

İsveç ise Avrupa'da en çok göçmen alan ülkelerden biri. İsveç Krallığında 8M İsveçlinin yanında 2,5M da çoğunluğu Arap, Afgan, Kürt ve Afrikalı göçmen var, yani toplam kozmopolit nüfus 10,5 milyon kişi.

Türkiye'nin Ege sahillerinden Yunan adaları yoluyla Kuzey Avrupa ülkelerine iltica edenlerin çoğunluğu pasaportu, kimliği olmayan, dil bilmeyen eğitimsiz genç erkekler. Kadın ve aile pek az. Aralarında her türlü insan bulunabilir. Bunların asayişi kolay değil. İsveç'te yasalar Finlandiya ve Almanya'daki gibi sıkı değil, pek gevşek. Isveç'te Irak, Suriye ve Türkiye'den gelmiş olan etnik gruplar ve dernekleri güçlü. Parlamentoda Süryani ve Kürt milletvekilleri var. Bir iki milletvekilinin İsveç devletinin resmi olarak terör örgütü saydığı gruplarla görüştüklerini ve onların sempatizanları olduklarını duyuyoruz.

Dileriz ki Finlandiya ve İsveç devlet temsilcileri Türk meslektaşları ile bir masaya oturup muhtemel eksikler ve hatalar konuşarak düzeltilir ve bu iki ülkenin Nato üyeliği konusunda ortak bir anlaşmaya varılır. 

Odenplan, Stocholm Copyright©2022 All rights reserved–Tüm hakları saklıdır
 

KANADA, ABD VE AVUSTRALYA TAHSİLLİ AİLELİ GÖÇMENLERİ SEÇİYORLAR

Son 10 yıldır Avrupa'ya gelen göçmenlerin büyük bir kısmı Türkiye üzerinden geliyor. Göçmenlerin şişme botla 1-2 saatte gidemediği Kanada, ABD ve Avustralya gibi okyanus ötesi uzak ülkelerin Göçmen İdaresi kurumlarının yetkilileri Birleşmiş Milletlerin Mülteci Örgütü UNHCR'nin Türkiye ofisine kaydını yaptırmış çoğu Suriye, Irak ve Afganistan orijinli doktor, mühendis, hemşire, öğretmen gibi meslek sahibi, tahsilli ve ailesi olan sınırlı sayıdaki birkaç bin kişiyi seçip uçakla ülkelerine götürüyorlar. Kısacası bu üç ülkeye kabul edilen seçilmiş göçmenlerin profili pek yüksek; az çok ingilizce biliyorlar ve gittikleri ülkelere kısa zamanda uyum sağlayıp işe giriyorlar ve ekonomiye katkı sağlıyorlar. Bunların çocukları ise bir yılda dil öğreniyor.

SAVAŞ KORKUSU

Son yüzyılda defalarca doğu sınırındaki komşusunun saldırdığı ve vatanını savunmak zorunda kalan gururlu Fin halkı, her gün uydu resimlerinden "Acaba 1340 km uzuluğundaki sınırımıza askeri teçhizat yığdılar mı?" diye endişeyle bakıyor. ”Büyük komşunun başkanı, dışişleri bakanı ve meşhur bayan sözcüsü sağ elinin başparmağını sallayıp: “Ukrayna’ya bakın ve ders alın” diye misillemeyle tehdit edince korku derinleşti. Kısacası halk korkuyla yatıp kalkıyor.

İsveç tarih kitaplarının yazdığına göre 1809'dan sonra savaşmamış, vatan savunması yapmamış, şehitleri gazileri olmayan tuzu kuru bir Kuzey Avrupa ülkesi. İsveçliler "nasıl olsa Rusya ile aramızda Finlandiya tampon bölgesi var" diye düşünüyor olabilirler.

USAF Amerikan Hava Kuvvetleri Boeing KC-135 uçağı Finlandiya semalarında. Screenshot from www.flightradar24.com

FİNLANDİYA-İSVEÇ 1995 AVRUPA BİRLİĞİ VE 2022 NATO

Finlandiya ve İsveç 1.1.1995 tarihinde EU European Union-Avrupa Birliğine katılmışlardı. Şimdi de bugün 18.5.2022'te beraberce Nato'ya başvurularını yaptılar. Finlandiya ve İsveç hükümetleri Nato'nun 70 yıllık önemli üyesi Türkiye ile konuşarak anlaşacaklarını, destek alacaklarını; ileride müttefik olacaklarını umuyorlar. Hayırlısı olsun!

Not: Finlandiya ve İsveç'in Türkiye ile ilgili iç ve dış politikaları konusunda güncelleme ve düzeltme yapmak veya kendi düşüncelerini eklemek isteyen okurlarım: ekimismo@gmail.com adresine email yollayabilirler.

18 MAYIS 2022 Copyright © 2022 All rights reserved – Tüm hakları saklıdır

 

Thursday, November 3, 2022

 AVRUPA’DA GURBETÇİ OLMAK

Halk müziği sanatçısı Akın Kemal beyin izniyle Copyright © 2021 Akin Kemal

 ALMANCI - GURBETÇİ

Çarşambayı sel aldı, Tokat'ın yolları, Boyabat'ın gızları, Taşköprü'nün sarımsağı derken Berlin'de Türklerin söylediği bu güzel “Ordunun dereleri” türküsüne rastgeldim. Eskiden Almancı, şimdilerde Gurbetçi diye anılan Avrupa'daki 3-5 milyon Türkün işi kolay değil vesselam. Kırk yıllık deneyimimle şu kişisel analizi yapabilirim:

AVRUPA'DA GURBETÇİ ANALİZİ

  • 1. nesil 50-60 yıl evvel Anadolu'dan Almanya ve komşu Avrupa ülkelerine ”gastarbeiter” -misafir işçi olarak gelmiş yaşlı emekliler vatan özlemi çekerler ama büyük çoğunluğu kesin dönüş yapmaz ve çoğu eceli gelince evlatlarının ve torunlarının yaşadığı Avrupa'da defnedilirler. 
  • 2. nesil ilk gelenlerin evlatlarıdır ve ortada kalmış bir jenerasyon gibidir. Evde Türk terbiyesi almışlar ama Alman/Hollanda/İsveç/Finlandiya okulunda okumuşlardır ve yabancı işyerlerinde çalışırlar. Genellikle kendi köylerinden, mahallelerinden ve bazıları da uzak akrabalarıyla evlenip Türkiye'den gelin ve damat getirmişlerdir Avrupa'ya. Çoğu geleneklerine bağlıdır. Anne-babalarından daha iyi dil bilirler ve rahat iş bulabilirler veya işyeri kurabilirler. Karı koca çalışan bazı genç aileler %15 para biriktirip %85 bankadan düşük faizle (yıllık %4.5) 30 yıllık kredi çekip ev alıyorlar ve kira yerine bankaya krediyi ödüyorlar.
  • 3. nesil gurbetçilerin bir kısmı son yıllarda görüşlerine göre A’cı ve B’ci hatta C'ci olarak bölünmüşler. Bazıları Avrupalı gibi yaşıyor, çoğu yüksek tahsil almış, öğretmen, polis, mühendis, avukat ve doktor gibi mesleklerde çalışıyor. Bir kısmı da Avrupa'da Avrupalılardan ayrı bir hayat yaşıyor, dedelerinin memleketini özlüyor, ama ekonomik şartlardan dolayı burada kalmayı tercih ediyorlar (İsveç, Eylül 2022: en düşük maaş 1700€, öğretmen/polis 2500€, küçük esnaf 3000-8000€, benzin 2€, tereyağı 8€/kg, enflasyon %8).
  • Bu 3. nesil grubunda el emeği ve beceri isteyen esnaf ve ticaretle uğraşan gurbetçi iş insanlarının sayısı yıldan yıla artıyor. Almanlar, İsveçliler ve Finliler gibi VW, Toyota değil de Audi ve BMW markalı araçların büyük modellerine sahipler…

MEMLEKET ALMANYA, VATAN TÜRKİYE

Herhalukarda ben 1.nesil göçmen olarak doğduğum ve çocukluğumu yaşadığım vatanımı özlüyorum. Yıllarca önce uçakta yanımda oturan yolcuya "Hemşerim yolculuk nereye?" diye sorduğumda aldığım cevap hep aklımda: "Hemşerim ben memleketten (Almanya'dan) vatana (Türkiye'ye) gidiyom!"

VATANA SELAMLAR

Gurbetçi evladı olan sokak şarkıcısı Akın ve ona katılan gür sesli Berlinli Kenan'ı dinleyince tüylerim diken diken oldu, gözlerim yaşla doldu. Vatana selamlar!


Berlin'de sokak müziği: SÖYLEYİN MEMLEKETTEN BİR HABER Mİ VAR? https://m.youtube.com/watch?v=QZxOK4cZaXE

Saturday, May 7, 2022

DOKTOR ve HEMŞİRE

Üniversite Hastanesi Foto Ismo Copyright©2021 All rights reserved–Tüm hakları saklıdır

ACİL İŞGÜCÜ EKSİĞİ

Almanya ve Finlandiya gibi İsveç’in de büyük ölçüde işgücü gereksinimi var. Acil binlerce IT-bilgisayar programcısı, kamyon-otobüs-taksi şöförü, doktor, hemşire ve hastabakıcı aranıyor. Hindistan’dan her yıl yüzlerce ingilizce bilen bilgisayar programcısı göçmen alıyorlar ama yetmiyor. Yıllarca sürecek akademik eğitim gerektirmeyen mesleklere çoğu Türkiye üzerinden Ege adalarına iltica eden Suriyeli, Iraklı, Afgan ve Afrikalı sığınmacılara önce dil ve sonra da kısa yoldan meslek öğreterek karşılamaya çalışıyorlar.

SAĞLIKÇI İHTİYACI BÜYÜK

Özellikle sağlık sektöründe acil personel ihtiyacı var. Altı yıl Tıp Fakültesinde okuyup mezun olan genç doktorların bir kısmı daha iyi imkanlar sunan komşu Norveç'e göç ediyor. 1980'lerde karasularında petrol bulununca birden zenginleşen Norveç'in hastaneleri İsveçli doktorlara ve hemşirelere yüksek maaş ve dayalı döşeli lojman sunuyor. 

Dört yıl Hemşire Yüksek okulunda tahsil yapan genç hemşirelerin İsveç'te eline geçen net ücret, taksi şoförü veya iki aylık eğitim görmüş havayolu hostesinkinden daha düşük! Bu nedenden dolayı mezun olan hemşirelerin bir kısmı da çalışma hayatına daha yüksek gelirle İsveçteki ilaç sektöründe veya Norveç hastanelerinde başlıyor.  

GARİP BİR PANDEMİ YÖNETİMİ

10,5 milyon nüfuslu İsveç’te COVID-19 aşılamaları diğer Avrupa Birliği ülkelerinden iki ay sonra başladı. Gerekçe olarak başbakan "Finlandiya ve Almanya gibi hazırlıklı değildik" diye itiraf etti. 

İsveçlilere "Garip bir Korona stratejiniz var, can kaybı nispeten yüksek!" deyince pek alınganlar, ama 2021 sonunda Komşu Finlandiya ve Norveç'e oranla 7 misli yüksek COVID-19 nedenli çoğu yaşlı 18.000 ölüm var. Dünyanın saygın Tıp kuruluşlarından The Lancet 12/2020 bu konuda İsveç Muamması başlıklı yazı yayımladı.

Hayatta kalan yaşlılara bakmak için yeterli sayıda 'alçak ücretle' çalışacak bakıcı bulunamıyor. İsveç Parlamentosunda hiç bir siyasi parti "hastalarımıza, yaşlılarımıza gece gündüz sağlık hizmeti veren hemşirelerin, hastabakıcıların gelir seviyesini taksi şoförünün veya telefon satıcısının gelir seviyesine yükseltelim" demiyor!

Karolinska Üniversite hastanesi Copyright © 2021 All rights reserved – Tüm hakları saklıdır

SANKİ ELFRENİ ÇEKİLİ GİDEN AUTO

İsveç’te hükümet, sağlık hizmetleri konusunda inanılmaz yavaş karar veriyor. Sanki elfreni çekili auto sürüyormuş gibi: ilerleme var, ama pek yavaş! Alarm veren sağlık sektöründeki insan eksiği için yurtdışından doktor ve hemşire getirip, dil eğitimi vermek ve meslek sınavından geçirerek işe almak çözüm değil. 

Bu arada Romanya, Polonya, Estonya gibi eski Doğu bloku ülkelerinden gelenler arasında sahte diplomalı doktor ve hemşire bulunduğunu da gazetelerden okuyoruz.

Bence eğer yıllarca yüksek maliyetle eğitilen kıymetli sağlık personeli mezun olunca yurtdışına gidiyorsa, Polonya’dan Romanya’dan eleman almak yerine sağlık personelinin gelir seviyesi yükseltilmeli. 

Örneğin doktorlar kaptan pilotlar kadar, hemşireler hostesler kadar maaş alırsa, İsveç’te okuyup mezun olanların çoğu Norveç’e gitmez. Hatta gidenlerden dönen bile olabilir!

Haa hükümet diyecek ki, bütçede kaynak olsa vermez miyiz? Çözüm önerebilir miyim? Tamam, bütçeniz dar ise yeni başladığınız Solna- Arena Stadium metro hattını erteleyin ve 120 milyon Euro tasarruf edin ve bununla 10 yıl doktor ve hemşire maaşlarını zamlı ödeyin! Böylece tüm dünyada sosyal hakları ve demokrasisi ile tanınan İsveç halkı da hakettiği sağlık hizmetlerini alabilsin! 

Son yıllarda ekonomik nedenlerden Türkiye'den Avrupa'ya yeni mezun ve uzman hekim göçü çoğaldı. Çoğu İngiltere'ye, Almanya'ya ve hatta Kanada'ya giden Türk doktorları önce dil eğitimi görüp mesleki denklik sınavını vererek bu ülkelerin üniversite ve devlet hastanelerinde çalışıyorlar. Bundan en memnun olan kesim ise gurbetçi Türkler!

1.11.2022 tarihinde güncellendi. Copyright©2021 All rights reserved-Tüm hakları saklıdır

YABANCILAR İÇİN DİL EĞİTİMİ

YABANCILAR İÇİN DİL EĞİTİMİ

Foto Ismo Copyright©2021 All rights reserved–Tüm hakları saklıdır

TEMEL DİL KURSU A, B, C ve D 

10,5 milyon nüfusunun 2,2 milyonu yurtdışı doğumlu olan (1 milyon da İsveç doğumlu yabancı) İsveç krallığı isveççe kurslarına önem veriyor. Özel dersaneler başlangıç A, B, C ve D seviyelerinde üçer aylık SFI -temel dil kursu düzenliyor ve dil kurslarını meslek kursları (hastabakıcı, paramedik, hastane personeli, kamyon, otobüs, taksi ve metro sürücüsü) izliyor. 

İsveççeye devam etmek isteyenlere ileri seviye İsveççe SVA1,2,3,4 sınıflarında üçer ay süren kurslar düzenliyor. Dil ve meslek eğitimleri katılanlara ücretsiz, faturayı belediye ile eğitim bakanlığı ödüyor.  

İLERİ SEVİYE KURSLAR SVA1, 2, 3 ve 4

Yıllar önce yabancılar için temel isveççe A, B,C ve D kurslarını katılmıştım. Geçen yıl ileri isveççe eğitimin son kursu (Svenska som andra språk) SVA-4'ü Stockholm Globen’de tamamladım. Kursa 20 kişi başladık, 3 kişi yarıda bıraktı ve Suriyeli, Afgan, Hintli, Ganalı, Boşnak, Perulu vs 17 öğrenci kaldık. Yaş ortalaması ben hariç 22 ve benden başka Türk yok. 

Bundan evvelki üç temel ve üç ileri seviye kurslarından A ve B almıştım, belki Koronanın etkisiyle ve blog yazmaya başladığımın etkisiyle bu son kursa pek konsantre olamadım C (iyi) notu alabildim. 

Öğretmenlerle ve sınıf arkadaşlarımla uzaktan vedalaşıp hayatta başarılar dileyip ayrıldık! Ben hariç hepsi meslek kurslarına veya yüksek okula devam ediyorlar. Bu eziyet de bitti, ama benim için güzel bir deneyimdi. İleride okula gitmeyi özleyeceğim.

ÜZGÜNÜM, HERKESE ÖDENEN DESTEK SANA YOK

3 ay süren kursun ücretini Belediye ödüyor. Ayrıca devlet kursa katılanlara çalışamadıkları için ayda 7000 Kron (700 Euro) eğitim desteği ödeniyor. Kurs başladığında rektör hanım benim yanıma gelip, sen 65yaş üstü olduğundan devlet sana destek vermiyor, üzgünüm demişti. Ben de ona: "valla benim destekten haberim yoktu, ilk defa şimdi sizden duydum" dedim. 

KURS BİTİNCE ÜNİVERSİTE

Kursu bitirince yüksek okula gitmeyi veya işe girmeyi düşünüyor musun? diye sordu. "Helsinki Üniversitesini bitireli kırk yıl oldu; iş konusuna gelince, şu Pandemi olmasaydı Finnair Stockholm Bromma şehir havalimanında istasyon şefi olarak haftada 3-4 gün part-time çalışabilirdim, ama artık hayal oldu" dedim! Yaz gelsin, Kungsträdgården yani Kralın bahçesinin sahilinde Grand Hôtelin terasına gidip 50Kron/5€ ödeyerek sütlü çay içeceğim dedim. Gülüştük!

Grand Hotel, Foto Ismo Copyright©2021 All rights reserved–Tüm hakları saklıdır

GRAND HOTEL, SÜTLÜ ÇAY

Evvelki yıl tamamladığım İsveççe temel kursu (SFI) sonunda öğretmenimizle beraber sınıf fotoğrafı çektik. Sınıf arkadaşlarım ortalama benden genç olduklarından sınıfta bana ağabey ve amca diyorlar, bana sanki bilgeymişim gibi bakıyorlardı... Öğretmenler de arada bir beni sözlüye kaldırıp "bize Istanbul'u, Helsinki'yi veya Finnair'de çalışırken başından geçen enteresan anılarını isveççe anlatır mısın?" diyorlardı. 

Bir seferinde "Hocam, kitapta konu mu bitti? Yine beni sözlüye kaldırdın!" diye sorunca, Finli bir beyle evli olan öğretmen,"Sen eşime Fince anlatmışsın, sınıfta bize de isveççe anlatır mısın: Frankfurt'a giden yolcuların bagajlarını neden Londra'ya yolladın! Haa bir de: Helsinki'den Stockholm'e günübirlik atyarışlarına giden Finli "roman" yolcuları Tokyo uçağına bindiren sen miydin? Peki, pasaportu olmayan, dil bilmeyen o yolculara ne oldu Japonya'da?" diye sordu. 

HASSAS KONULAR, CELAL ATİK ve BUZKIRAN GEMİSİ

"Hocam bunlar hassas konular, isterseniz ben size Türkiye'nin dünya şampiyonu güreşçilerimiz Yaşar Doğu ve Celal Atik ve de Finlandiya'nın dünyaca ünlü buzkıran gemileri hakkında sunum yapabilirim" deyince bütün sınıf katıla katıla gülmüştü!


"SFI kurs mezuniyet günü Karin öğretmen bu notu yazmış: EN İYİ DİLEKLERİMİZLE İSMO! SENİNLE AYNI SINIFTA DERS YAPMAK BİZİ MUTLU ETTİ…

7.5.2022 tarihinde güncellendi. Copyright©2021 All rights reserved-Tüm hakları saklıdır

Sunday, March 6, 2022

ÇOCUKLUK YILLARI

 

Copyright © 2022 All rights reserved - Tüm hakları saklıdır

Çocukluğumun ilk beş yılı Ankara Kaleiçinde Ulucanlar Cezaevi karşısında Yeni Hayat Mahallesinde geçti. Aklımda kalanlar: beyaz uzun tüylü köpeğimiz vardı; alışveriş için Samanpazarına ve Çıkrıkçılar yokuşuna gider ve annemler Babacan manifatura mağazasından ufak tefek birşeyler alırlardı. 

Annemin halası olan Nimet Aral (Mimi) eşi Süleyman Aral, çocukları Halil ve Yılmaz ağabeyler ve yaşıtım Gönül de bizim ve annenannemin evinin bitişiğindeki evde kalıyorlardı. Annemin kuzeni Bekir Büyüközdemir ağabey Yüksel abla ile ve Hacı amca Nimet teyze ile burada evlendiler.

Copyright © 2022 All rights reserved - Tüm hakları saklıdır

AOÇ VE GENÇLİK PARKI

Bazen annem babam ve yakınlarımızla Atatürk Orman Çiftliğine giderdik. AOÇ'deki hayvanat bahçesinde en çok filler ve maymunlar ilgimi çekiyordu. Yazları ara sıra ailem ve kuzenlerimle Gençlik parkına giderdik. Parktaki Luna park ve iki istasyonu olan kara trene binmek çok eğlenceliydi. Sonra ikiyüz metre genişliğinde ve bir metre derinliğindeki o kocaman havuzun kenarındaki çay bahçelerinin birine oturup masaya semaver ısmarlayıp çay içerdik ve sandal kiralardık. Istanbul'da yıllarca yaşamış olan babam burayı Ankaralıların Boğaziçi sahili diye adlandırır ve bıyık altından gülerdi.

Babam Etimesgut Havalanındaki işini bırakıp şehire daha yakın olan Akköprüdeki KKK. Anatamir fabrikasında Teknik ressam olarak çalışmaya başladı. Annem de ben üç yaşındayken Yapı Kredi Bankasında işe girdi. Birkaç yıl sonra Cebeci Dikimevindeki Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde Mikrobiyoloji bölüm sekreteri olarak çalışmaya başladı.

Copyright © 2022 All rights reserved - Tüm hakları saklıdır

AÜ TIP FAKÜLTESİ MİKROBİYOLOJİ ENSTİTÜSÜ

Yaz tatillerinde bazen annem beni işyerine götürüyordu. İş saatlerinde Tıp Fakültesinin bakımlı ve geniş parklarında oynuyor, fıskiyeli süs havuzuna ayağımı sokup serinliyordum. Öğle yemeklerini doktor amcalar ve teyzelerle beraber yemek hoşuma gidiyordu. Mikrobiyoloji bölümü ve yanındaki Intaniye servisinden Profesör Dr Sabahattin Payzın, Profesör Dr Hayati Ekmen ve Doçent Dr Namık Sevük aklımda kalmışlar.

NEVŞEHİR KIRŞEHİR ANKARA 

Annemin babası Hasan Akdur'un, memleketi Nevşehir'de manifaturacı denilen tekstil ve giyim eşyaları satan mağazası varmış. Kırşehirli anneannem Nazmiye Özügür ile evlendikten sonra dükkanı Kırşehir'e taşımış ve Killik mahallesine yerleşmişler. Birkaç yıl sonra dedem dükkanı devredip ailesiyle Ankara'ya taşınmış ve kaleiçindeki Yeni Hayat mahallesine yerleşmişler.

Hasan dedem o zamanlar Hergele meydanı olarak anılan İtfaiye meydanında yıllarca bir otelin işletmeciliğini yaptuktan sonra iflas etmiş ve ellili yaşlarda su tesisatçılığı mesleğini öğrenerek ölene kadar tesisatçı ustası olarak çalışmış. İşlettiği otelin iflas etmesi üzerine tüm malvarlığını yitiren dedem geç yaşlarda tütün kullanmaya ve ara sıra arkadaşları ile rakı içmeye başlamış. 1960 yılında Ulus'ta Keçiören otobüs durağında kalp krizi geçirip yeğeni (kuzenim) Halil Aral'ın yanıbaşında trajik bir şekilde ölmüştü.

HASAN DEDEM ÖLDÜ ANNEANNEM HACCA GİTTİ

Hasan dedemin ölümü üzerine dul kalan Nazmiye anneannem bir gün kızlarına: "Hacca gideceğim bana tayyare bileti alın" demiş. O zamanki uçakların menzili Istanbul ve Ankara'dan Mekke'ye yetmediğinden THY, Adana'dan 4 pervaneli 48 koltuklu Viscount uçağı ile sefer yapıyormuş. Hacdan gelecek anneannemi karşılamak için annemlerle ve Yurdagül teyzem, Kazım eniştem ile Adana'ya gittik.

Adana'da Seyhan otelinde kaldık. Seyhan nehri, akarsu gibi derin su kanalları ve giden ve gelen hacılarla dolu Şakirpaşa havaalanı hala aklımda. Adana'da biraz yol yürümek yerine niçin taksi almadığımız konusunda büyüklerimle aynı fikirde olmadığım bahanesiyle yaramazlık yaptığımı Kazım enişte 40 yıl sonra bana anlatmıştı! Ertesi gün hacı anneannem ile beraber Ankara'ya dönerken otobüste arabistan hurması atıştırıp zemzem suyu içmiştik 


Copyright © 2022 All rights reserved-Tüm hakları saklıdır

BAYRAMDA KABRİSTAN ZİYARETİ

Dini bayramlarımız Ramazan (Şeker) ve Kurban bayramında sabahleyin erkeklerin camide kıldığı Bayram namazından sonra kabristana gidip nenemiz ve Hasan dedemizin kabirlerini ziyaret edip onların ve tüm rahmetli yakınlarımızın ruhuna dualar okurduk. Hacı anneannem Nazmiye Akdur çantasından çıkardığı Kuran-ı kerimden Yasin-i şerif okurdu. 

Biz de her bir rahmetli olmuş büyüğümüz için üç kulhuvallah, bir fatiha ve bildiğimiz diğer sureleri okur, el fatiha diyerek ruhlarına hediye ederdik. Böylece rahmetli büyüklerimizle bayramlaşmış olurduk.

Kabristan ziyaretinden sonra yakın akrabalarımıza ve dostlarımıza bayram ziyaretine giderdik. Bayramın ikinci ve üçüncü günü ise evde kalır, bize gelen yakınlarımız ve komşularımızla bayramlaşırdık. Bayram ziyaretlerinden eve geldiğimizde hemen kesekağıdında topladığım bana verilen bayram şekerlerini, çıkolataları masaya dizer; kazandığım bayram harçlıklarını sayar ve mutlu olurdum!

BAĞLIK BAHÇELİK KEÇİÖREN

1956 yazında Samiye teyzemin bağlık bahçelik Keçiören Duvardibi durağında (Yeniyol ile Dutluk arası) bir dönüm arsaya yaptırdığı iki katlı bahçeli evin alt katına taşındık. Etrafımızda 100 metre arayla bahçeli bir ve iki katlı müstakil evler vardı. 8 nolu EGO otobüsü yarım saatte bir gelir, Gazino durağında 5 dakika bekleyip Ulus’a geri dönerdi.

AŞIKLAR TEPESİ

Bu semt insanların yanyana yaşadığı kalabalık Kaleiçinden farklıydı. Haftasonları aileler uzun ağaçların gölgesinde piknik yapmaya Dutluk çayırına gelirlerdi. Derenin yukarısındaki aşıklar tepesine gelen sevgilileri ıslık çalarak rahatsız eder kaçardık. Dutluk'ta iki katlı villada yaşayan kel bir amcanın oğlu Taner Şener ağabey Ankara Radyosunda şarkı söylemeye başlayınca mahallenin gençleri onu kutlamıştık.

Copyright © 2022 All rights reserved-Tüm hakları saklıdır

DUVARDİBİ DURAĞI

Duvardibindeki komşularımız Hale ve Şule adlarında kızları ve mavi Ford Taunus arabası olan Avukat İsmet Bilgin, şampiyon güreşçi iki hanımlı Celal Atik amca, Azim Apartmanından Mehmet Baki ve Ziya, babası albay olan Selahattin, bitişiğimizde hakim Hulusi amca ve birkaç Ermeni ailesi idi.

Hacı anneannemin bende çok hakkı vardır, ruhu şad olsun. İlkokul yıllarımda annem çalıştığı için ben öğleden sonra okuldan gelince anneannemin yaptığı nefis yemeklerle karnımı doyurunca Duvardibinde mahalle arkadaşlarım ile top oynamaya, tornet sürmeye veya sohbet etmeye dışarı çıkardım. Bazen de sınıf arkadaşım Ercü ve küçük biraderi Cüneyt Gürsoytrak ile Çiftasfaltta buluşur, sohbet eder ve oyun oynardık.

1071 MALAZGİRT SAVAŞI, ERMENİLER 

Tarih kitabında okuduğumuza göre atalarımız 1071 yılında Selçuklu sultanı Alp Arslan'ın yönettiği Selçuklu ordusunun Bizans imparatoru Diyojen'in ordusunu Malazgirt meydan savaşında yenilgiye uğratmasından sonra Orta Asya'dan Anadoluya gelmeye başladılar. Bizlerden evvel Anadolu'da yaşayan ırklardan olan ve 1923'den beri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Ermeni komşularımızla aramız pek iyiydi. Yıllar sonra gündeme gelen 1915 olayları hakkında bilgimiz yoktu.

ANKARALI ERMENİ KOMŞULAR

Ermeni komşularımız Paskalya bayramında bize boyanmış yumurta ve çikolata getirirlerdi. Cumhuriyet bayramında evlerine Türk bayrağı asarlardı. Dini bayramlarımızda evimize bayram ziyaretine gelirlerdi ve biz de onlara çay ve hacı anneannemin yaptığı üzümlü kurabiyelerden ikram ederdik. 

Aklımda kalan isimleri: Pejo bisikleti olan Varucan’ın babası kuyumcu Agop amca, maması Ayşalurs teyze, kızkardeşi İlda; büyük Andon amca, Anafartalar caddesinde meşhur bir tüccar terzi olan küçük Andon amca, eşi kızıl saçlı Madam Takü teyze, mahallenin en güzel kızı Diana ve oğulları şaşı Berç...

ERMENİ MADAM SURPİK TEYZE

Unutamadığım, hatırladıkça gülümsediğim bir anım: bir gün avukat İsmet amcanın kızı Hale ve Varucan ile beraber onların arka bahçesinde yeşil erik toplarken Varucanın "yaya" dediği anneannesi Madam Surpik'e yakalandık. Surpik teyze bize, "Ağzına s... bebeleri, benim ham meyvelerimi çalıyorsunuz" diye küfrederek haykırınca biz son sürat arazi olup ağaçların arasından yukarıdaki Cami yönüne koşup kaçmıştık!

DEDEMİN EVİ, ISTANBUL

Çocukluğumda yazları annem ve babamla Istanbul'a giderdik ve Fatih, Karagümrük Alişah çıkmazındaki Ahmet dedemin bahçesinde kocaman bir incir ağacı olan birbuçuk katlı ahşap evinde bir hafta kalırdık. Arka bahçedeki kocaman yaprakları olan ağaçtan incir toplamaya bayılıyordum. Dedemle ikimiz sabahları yukarıdaki Atikali yönündeki fırına taze ekmek almaya giderdik. Dedem hep: "Elif babaannen erzaklarımız yeterli dedi, ama buraya kadar gelmişken bakkaldan taze kahvaltılık peynir zeytin ve bitişikteki manavdan da karpuz alalım" derdi ve biz böylece Elif hanımın erzak deposunu takviye ederdik.

DRAMAN TURŞUCUSU

Bazen de dedemle beraber aşağıya Balat yönüne gider, meşhur Draman turşucusundan turşu alırdık. Bir keresinde dedemin tanıdığı olan turşucu amca, bana ısrarla acı biber turşusu tattırınca ben yüzümü büzdüm ve ağlar gibi oldum. Turşucu benim halime bakarak kahkahayla gülünce dedem adama, "Çocuğa zorla biber turşusu vermen doğru olmadı" diyerek onu azarlamıştı.

Atatürk'ün köşkü, Florya plajı Copyright©2022 All rights reserved

AMCAKIZIM EMEL İLE FLORYA PLAJINDA

Istanbul'dayken bir gün ailemle Niyazi amcam ile Servet yengemin Yavuz Selim, Akdeniz caddesindeki evine gidip kuzenim Emel'i ve benden iki-üç yaş büyük olan güzel teyzesi Semra'yı alıp Yenikapı'dan trenle Florya plajına gittik. Babam ve annem Emel'e yakın ilgi gösterince ben onu biraz kıskanmıştım. Hayatın cilvesi işte, Emel kuzenim ile yarım yüzyıldır görüşemedik.

Ahmet dedem ve Elif babaannem ile Gülhane Parkındaki küçük hayvanat bahçesine gittik ve o zamanlar meşhur olan, ama birkaç yıl sonra hastalanıp ölen Dumbo adındaki fili gördük. Annem ve babamla beraber Ankara'ya dönerken Kamil Koç'un uzun burunlu Mercedes-Benz otobüsü Bolu dağında su kaynattı ve durup mola verdikten sonra yola devam ettiğimizi hatırlıyorum.

Evimizin temeli atıldı. Copyright © 2022 All rights reserved-Tüm hakları saklıdır

IŞINEVLER KOOP. ERTUNA SOKAK

Üçüncü sınıfa giderken Duvardibinden iki kilometre aşağıda Çocukıslahevi durağında, Ertuna sokakta annemle babamın yaptırdığı iki katlı bahçeli eve taşındık. İlk defa kendimize ait müstakil bir evimiz olmuştu ve bu evde benim on yılım, annemlerin de yirmi yılı geçecekti.

Ertuna sokak Copyright © 2022 All rights reserved-Tüm hakları saklıdır

Komşularımız aklımda kalanlar: Bir yanımızda İskilipli Mustafa ve Şerife Çıkrıkçı ve çocukları Zehra, Mehmet ve Faruk. Öte yanımızda Ispartalı Izzet Arın beyamca, Türkan hanım teyze ve evlatları Mehmet ağabey, Ülkü, Tülay ve Gülay. İleride Kırşehirli, ünlü pul kolleksiyoncusu Mustafa Erkul beyamca, Halise hanım teyze ve evlatları Arife, Erdal, Numan, Hamdi ve küçük Efgan. 

Yukarıda karşımızda Çerkes Pejo taksici Hüseyin Kırdım beyamca, Ganime hanım teyze, oğulları Tanju, Cumhur ve küçük şirin kızları Yıldız. 

Işın Evler Yapı Kooperatifi başkanı Kemal Şenses beyin oğlu Murat (çene) ve Kanaat Bakkaliyesini işleten şaşı Haluk abi aklımda!

Copyright © 2022 All rights reserved-Tüm hakları saklıdır