Tuesday, February 16, 2021

TEK BAŞIMA İLK SEYAHATİM 1967 - MY FIRST SOLO TRAVEL

BABAM SÖZÜNÜ TUTTU, EDİRNEKAPI TROLLEYBÜSÜ

İleri ergenlik yaşlarımda Lisedeyken iyi karne getirince babam sözünü tuttu ve bir akşam beni meşhur dünya şampiyonu güreşçi Gazanfer Bilge'nin, Ulus Rüzgarlı sokaktaki terminalinden Istanbul otobüsüne bindirdi ve Istanbul’a Karagümrük’deki Ahmet dedeme yolladı.

Sabahleyin Harem iskelesinden vapurla Sirkeciye oradan da Edirnekapı trolleybüsüne biner Atikali'de indim. Draman yolundaki Dervişali mahallesi Alişah çıkmazında bahçesinde incir ağaçları olan dedemin ağaçtan yapma 1,5 katlı evi çok hoşuma gidiyordu. Dedem ve Elif babaannem ile beraber kahvaltı yaptık.

SULTANAHMET MEYDANI, HİPODROM

Öğlenleyin Sultanahmet'e doğru yürüyüp bizim atmeydanı dediğimiz Antik Bizans devrinde Hipodrom olarak anılan meydana gittim. Alman imparatoru 2. Wilhelm'in 1898 yılındaki Istanbul ziyaretinde trenle Berlin'den getirip buraya inşa ettirdiği Deutscher Brunnen -Alman Çeşmesinin önünde hayatımda ilk defa Finlandiyalı bir turist grubuyla karşılaştım.

Turist grubuna ingilizce: "Helsinki'den misiniz?" diye sorunca Finli bir amcabey gülümsedi ve Finlandiya'nın Turkusundan deyince şaşırdım! İleride bir Finlandiyalı görünce, ona "Turku of Finland'ın" anlamını sorarım diye düşünmüştüm...

SULTANAHMET CAMİİ-MAVİ CAMİ

Yabancıların turkuaz renkli çinilerinden dolayı "Mavi Cami" dedikleri- bence dünyanın en güzel camisi Sultanahmet camisini ve yanındaki Sultan Ahmet'in türbesini ziyaret ettim. Hipodromu geçerek 6. yüzyılda Bizans imparatoru Justinyanus'un inşa ettirdiği 100 bin ton su depolama kapasitesine sahip muhteşem Yerebatan sarnıcına 52 basamaklı merdivenden indim.

YEREBATAN SARNICI 1500 YAŞINDA

10 dönümlük dikdörtgen yüzölçümüne sahip Yerebatan su sarnıcında her biri 9 metre yükseliğindeki 336 sütun bulunan sarnıcın suyu 19 kilometre kuzeydeki Belgrad ormanından taştan yapılan su kemerleri ile taşınırmış. Sarnıcın uç tarafındaki iki sutunun altında destek olarak konulmuş Roma dönemine ait Medusa başları gördüm. Mitolojide gözlerine bakanı taşa çevirdiğine inanılan yılan saçlı, keskin dişli, dişi canavarı temsil eden Medusaların korkunç gözlerine bakmadan yandan inceledim.

Mavi Cami-Blue Mosque Copyright © 2021 All rights reserved - Tüm hakları saklıdır  

NURUOSMANİYE CAMİİ

Istanbul'un Barok tarzı nadide camilerinden biri olan 250 yaşındaki Nuruosmaniye Camii avlusundan geçerken hayran oldum. Kapalı Çarşının kapısına doğru yürüdüm. 1461'de yapılan içi rengarenk ve büyüleyici çarşıda 60 cadde ve 4000 dükkan ile dünyanın en büyük kapalı çarşısıdır diye düşündüm. Kendime uygun fiyata gümüş bir kolye alıp Bayazıt kapısından çıkıp Vezneciler yönüne yürüdüm. 

En büyük amcam Mehmet'in çalıştığı Biofarma ilaç firmasına uğrayıp amcamın elini öptüm. Sürpriz ziyaretime sevinen amcam, "yeğenim: biraz bekle çıkacağım, bu akşam bize yemeğe davetlisin" dedi. Amcamla Veznecilerden dolmuşa binip Taşlıtarla'ya gittik. Akşam Fatma yengemin hazırladığı nefis yemekleri yedik ve kuzenlerim Ismail Hakkı, Sedat ve Vedat ile geç saatlere kadar sohbet edip oynadık.

Ertesi akşam da yürüyerek Fatih, Yavuz Selimdeki Niyazi amcamla Servet yengemin evine gittim. Orada da Servet yengemin lezzetli yemeklerini yedik ve akşam uykusu gelene kadar 8 yaşındaki kuzenim Emel Ekim ile meşgul oldum, ilgi gösterdim ve beraber oynadım. İçimde sanki Emel kuzenimi bir daha göremeyeceğim gibi bir his vardı.... Allah hayır etsin diye düşünmüştüm!

ERGUN GÖZE, RAUF TAMER VE AHMET KABAKLI

Dedem her gün bakkaldan 2 gazete alırdı: Tercüman ve Son Havadis. Ben ise en iyi spor haberleri veren Milliyet okurdum. Rahmetli dedem sevdiği Ahmet Kabaklı, Rauf Tamer ve Ergun Göze adlı muhafazakar yazarları bana zorla okuturdu. "Ya dede yaa" diye isyan ederdim!

Aradan 30 yıl geçti, THY Stockholm bürosunda çalışan (Ergun beyin oğlu) Ahmet Göze ile tanıştım. Rahmetli dedemi anlattım. Dost olduk. Ergun amca da rahmetli oldu, ama İsveç’teki oğlu Ahmet bey ile ara sıra görüşüyoruz. 

THY Stockholm ofisi Copyright © 2021 All rights reserved - Tüm hakları saklıdır

Geçenlerde ona çocukluğumdaki şarkılardan “Telgrafın tellerine ve Sakın geç kalma erken gel” bahsettim. İsmo, ”onu (Sakın geç kalma) halkpartililer sever, yoksa sen... “ dedi. kaşlarımı kaldırıp “ı-ıh, ne o ne de öteki, hiçbir partiyi tutmuyorum, ancak hem Finlandiya’da hem Türkiye’de tekaüt yaşına gelmemiş gençler dikkatimi çekiyor” dedim. 

Gerçekten de Kuzey Avrupa ülkelerindeki bizim gibi yaşı altmışı geçmiş bazı politikacıların "Yeter artık, benden bu kadar. Gençlerin yolunu açmak için görevden ayrılıp ailemle beraber vakit geçirmek ve bahçemde çiçek yetiştirmek istiyorum" demelerini izliyorum.

Not: Yaşar Doğu ve Celal Atik'in yanısıra eski güreşçilerimizden Gazanfer Bilge (1924-2008) 1946 Stockholm ve 1948 Londra'da dünya şampiyonu oldu. 1952 Helsinki Olimpiyatlarında tanıştığı Fin tatarı Yıldız hanım ile evlendi. Altmışlı yıllarda yüzlerce otobüsten oluşan işletmesi vardı. Gazanfer bey ve Yıldız hanım ile T.C. Konsolosluğunda bir Cumhuriyet Bayramı kutlamasında tanışmıştım. Allah rahmet eylesin.

Copyright © 2021 All rights reserved - Tüm hakları saklıdır

MY FIRST SOLO TRAVEL           ENGLISH


ANKARA - ISTANBUL 500 KM 8 HOURS

When I was in my late teenage years and got a good report card from high school, my father used to keep his promise and allow me to travel alone to my grandfather’s home in Istanbul. On one of those occasions, he took me to the Gazanfer Bilge* Bus Terminal in Ulus, Ankara in the evening and sent me off.

HAREM TERMINAL, ÜSKÜDAR

After an 8-hour drive of nearly 500 km, the bus arrived at Harem Terminal on the Asian side of Istanbul in the morning. I took a ferry to Eminönü at European side where I caught a trolleybus to Karagümrük, the place my grandfather Ahmet lived with his wife Elif.

It was always exciting for me to visit my grandparents! I liked their house with fig trees in their backyard. I enjoyed having breakfast with my grandfather and my grandmother. 

TOURISTS FROM TURKU OF FINLAND

Then, in the afternoon, I went to Sultanahmet Square and walked around the ancient Byzantine time Hippodrome where I saw a Finnish tourist group first time in my life. I became confused when I asked them: "Are you from Helsinki?" The answer was: No, we are from Turku of Finland!  

I visited the beautiful Blue Mosque which was built in the early 17th century during the Sultan Ahmet era. Then I walked to the six hundred years old Grand Bazaar is known to be the world's largest covered bazaar with 60 streets and 4000 shops…

Finnish tourists in Blue Mosque Copyright © 2021 All rights reserved

FAMOUS GRAND BAZAAR WITH 4000 SHOPS

I bought myself a handmade silver necklace and walked uphill towards Grand Bazaar’s main gate in Bayazıt. I walked just a few hundred meters and found the Biofarma Medical Company where my oldest uncle worked.

Uncle Mehmet was surprised to see me, nevertheless he was glad when I popped in without any prior notice. I kissed his hands and passed my father Hakkı’s greetings and best wishes. He invited me to dinner and asked if I could wait for him to finish his shift at work.

VISITING UNCLES

We went together Taşlıtarla by a minibus from Vezneciler. In the evening, we ate a delicious dinner prepared by my uncle's friendly wife Fatma. We chatted with my cousins, Ismail Hakkı, Sedat, and Vedat till late hours. I stayed at Uncle Mehmet’s place overnight.

The next evening, I walked to uncle Niyazi and his pharmacist wife Servet's home in Fatih. I passed them the greetings of my parents and stayed there for dinner. My aunt Servet’s dinner was delicious as always. I talked and played with my 8-year-old pretty cousin Emel until her sleeping time. When I left their home and walked towards grandpa's house, somehow, I had a strange feeling that I would never see my cousin Emel again!

My grandfather used to buy two conservative daily newspapers: Tercüman and Son Havadis. But my favorite newspaper was Milliyet because it had the best sports news. My grandfather used to ask me to read commentaries of his favorite writers like Ahmet Kabaklı, Rauf Tamer, and Ergun Göze!

Turkish Airlines Stockholm office Copyright © 2021 All rights reserved

NOT INTERESTED IN POLITICS

I was not someone interested in politics especially the conservative party politics at all! But I had to read some selected articles loudly to my grandpa. I remember it was quite annoying and boring for me!

Thirty years later I met Mr. Ahmet Göze (son of popular journalist Ergun Göze), who worked at THY Turkish Airlines Stockholm office. I told about my late grandfather and we became friends. My grandfather and uncle Ergun passed away, but I occasionally meet with his son and have lunch or a cup of coffee together.

No comments:

Post a Comment